English   |   Türkçe

WİNG TSUN’UN BÜYÜK USTA’SI
YIP MAN USTA

Wing Tsun Stili’nde şüphesiz ki zamanının kung-fu dünyasında “Büyük Usta” idi. Alışılmadık ve özgüven sahibi olan Büyük Usta Yip, nam, şöhret gibi payelere değer vermezken aynı zamanda diğer kung-fucularda olan kaba ve küstahliklardan da fersah fersah uzak bir hayat yaşadı. Samimi ve içten davranışları, misafirperverliği, sıcakkanlı olması pek çok olayda vakidir. Tam bir centilmen olarak çevresindekilere her zaman için huzur ve kıvanç kaynağı oldu. Fatshan ağzıyla konuşurdu ve konuşmaları dotsça karakterini ve insanlara verdiği değeri ortaya çıkarırdı.

Kibar bir Kung-fu fanatiği

Soylu ve bir sokak boyunca sıralı evler, böyük bir çiftliğin de sahibi zengin bir ailede doğan Yip Man, elini sıcak sudan soğuk suya sokmayacak kadar dikkatli ve hassasiyetle yetişmiş asil bir gençti. Bununla birlikte herkesi şaşırtacak kadar dövüş sanatlarına meraklıydı. On üç yaşında iken, Kwangtung Eyaleti, Fatshan Şehri’nin Büyük Usta Leung Jan’ın ünlü bir talebesi olan Para Bozan Wah’a talebe oldu.

Para Bozan Wah, talebelerini çalıştırıcak salonu olmadığı için salon olarak kullanabileceği bir yer ararken, Yip Man’ın babası ona kendisine ait olan eski bir tapınağı kiralamıştı. Bununla birlikte bu yerin kirasını ödemek talebelere düştüğü için yüksek kirayı ödeyebilen çok az talebesi vardı. Mülk sahibinin oğlu olan Yip Man, kısa zamanda Wah’la iyi tanışır olmuşlardı. Wah’ın kung-fu tekniğinden etkilenen Yip, bu kişiyi takip etmeye karar verdi. Buranın bir aylık kirasını getirerek Wah’ı şaşırtan Yip, kendisinin talebeliğe kabulünü rica etti. Bu Wah’ı bu kadar parayı nasıl bulduğu konusunda Yip hakkında şüpheye sevk etti. Durumu babasına aksettirince öğrendi ki; Yip bu parayı, ödeme yapabilmek için para biriktirdiği kumbarasını kırarak getirmişti. Yip’in istek ve azimli kararı karşısında onu talebeliğe kabul etti, fakat onu dövüş sanatlarını öğrenmek için nazik birisi olarak gördüğü için çok istekle öğretmedi. Buna rağmen Yip aklının ve diğer kung-fu abilerin (Si-hing) yardımıyla çok çabuk öğreniyordu. Bu, Wah’ın Yip’e olan önyargısını kırdı ve Yip’e kung-fu sanatını öğretmek için ciddi bir yaklaşımı hasıl oldu.

Otuz altı yıllık kung-fu öğrettiği dönem içinde Wah, aralarında kendi oğlu Chan Yu Min’de olduğu on altı talebe yetiştirdi. Bunlar arasında en genç olan ve vefatına kadar öğrenmeye devam eden kişi Yip Man’dı. Ustası bir hastalıktan dolayı vefat ettiğinde, Yip, on altı yaşındaydı. Aynı yıl içinde, o da Fatshan’dan ayrılarak St.Stephen Koleji’nde öğrenim görmek için Hong Kong’a gitti.

Lütuf mu, Lanet mi?

Okul yılları sırasında Yip hakkında unutamayacağımız bir olay var; başarısız bir tecrübe, ama bir lütuf aslında. Kung-fu kariyerinde en büyük başarısını doğuran, bir dövüşte aldığı yenilgiydi. Hareketli bir genç olarak okulundan kendi yaşı civarında gençlerden oluşan ve Avrupalı sınıf arkadaşlarını dövmekten zevk alan bir öğrenci grubunda çok iyi yer edinmişti. Kung-fu eğitimi almış olmanın verdiği avantajla, cüsse olarak küçük olsa bile, kendisinden büyük Avrupalıları rahatlıkla dövebiliyordu. Daha sonraları o dönemde kendisiyle gurur duyan birisi olduğunu kabul etmiştir.

Bir dövüş daveti

Bir gün sınıf arkadaşlarından Lai Soy isimli birisi Yip’e “Bir ticari şirkette çalışan, elli yaş civarında, babamın arkadaşı bir kung-fucu var. Onunla dövüşmeye cesaret edebilir misin?” dedi. Cesur ve o ana kadar hiçbir yenilgisi olmayan, haliyle korkusuz Yip, bu fikri hemen kabul etti.Kararlaştırdıkları günde, arkadaşlarıyla birlikte Hong Kong’da Jervois Caddesindeki ipekçiye giderek, o adamı buldular ve Yip arzusunu bu adama anlattı.Ona Bay Leung olarak tanıtılan bu adam gülümseyerek “Demek Fatshanlı saygın usta Chan Wah Shun’un talebisisin. Gençsin. Si-fu’ndan ne öğrendin? Chum-Kiu’yu öğrendin mi?” dedi. Yip Man, bu adamla dövüşmeyi öyle istiyordu ki; onun dediklerini dinlemedi bile ve cevap olarak sadece birkaç küstah söz söyledi ve aynı zamanda dövüşe hazırlık olarak üzerindeki kalın elbisesini çıkarıyordu.

İlk yenilgi

Bu dakikada, ihtiyar adam ona istediği yere istediği şekilde saldırabileceğini, kendisinin sadece bu hareketleri savuşturacağını kontr-atak bile yapmayacağını ve Yip Man’ı incitmeyeceğini söyledi. Bu, sadece Yip Man’ın öfkesine yakıt oluyordu. Bununla birlikte, Yip, soğukkanlılık ve dikkatle dövüşmeyi başarabiliyordu. Defaatle sert ataklarda bulunda, fakat adam bütün bu saldırıları kolaylık ve zevkle savuşturuyordu ve Yip bir değil defalarca yere yapışıp kalkıyordu. Yere dümdüz her yapıştığında, Yip, tekrar ayağa kalkıyor ve yeni bir saldırı daha yapıyordu, ta ki; yenik olarak bu kavgadan ayrılması gerektiğini anlayana kadar.

Daha sonra anlaşıldı ki; bu orta yaşlı adam Yip Man’ı yetiştiren Para Bozan Wah’ın ustası (Si-fu) Fatshanlı büyük usta Leung Jan’ın ikinci oğlu, Leung Bik idi. Bu durumda, orta yaşlı adam Yip Man’ın Si-fusu Wah’ın genç kung-fu kardeşi (si-dei) ve kung-fu geleneklerine göre de Yip Man’ın kung-fu amcası (si-sok) idi. Yip Man bu gerçeği önceden fark etmesi gerekirdi ama bu gerçeği fark edemeyecek kadar kafası karışıktı. Gerçeği öğrenince, Yip’in aklına bir şimşek çaktı ve kendi zayıflığını da gördüğü için Leung’u takip edebileceğini ve kung-fu eğitimine devam edebileceğini düşündü. Bu basite alınamayacak bir fırsattı. Öte yandan Leung da, tecrübe ve yeterli yönlerdirme eksiği olan bu genç adamın potansiyelini fark ediyordu. ....ve Leung onu talebeliğe kabul etti.

O vakitten sonra, Yip, Leung Bik’i takip etti ve ondan Wing Tsun’un tüm sırlarını öğrendi. Yirmi dört yaşında, sanatında ustalık derecesine gelmiş halde memleketi Fatshan’a döndü.

Yeniden Fatshan’da

Yip Man, tüm sıkıntılardan uzaklaşıp, zengin bir ailesi olduğu için rahat bir hayat yaşamak maksadıyla Fatshan’a döndü. Bu günlerinde, vaktini, ikinci kung-fu kardeşi (si-hing) olan Ng Chung So ve onun talebesi Yuen Kay Shan ile kung-fu pratiği yaparak geçiriyordu ve becerisinde devamlı bir ilerleme sağlıyordu. Yuen Kay Shan ailesinin beşinci oğlu olduğu için “Beşinci Yuen” olarak biliniyordu. Bundan dolayı herkes ona lakabı ile çağırdağı için gerçek adı neredeyse unutulmuştu. Beşinci Yuen yaşça Yip Man’dan biraz küçük olduğu halde, kung-fu terminolojisine göre onun yeğeni (si-juk) idi. Böyle olması, Yip Man, daha uzun süredir kung-fu öğrendiği içindi. Bunlar yakınlaştıkça aralarındaki nesil farkı kapandı ve iyi arkadaşlar oldular.Fatshan’daki günleri sırasında epeyce enteresan ve bir o kadar da rahatsız edeci şeyler fark etti. Bu; tekniğin, kendisinden büyük kung-fu kardeşlerinden daha iyi olduğu idi. Durumun böyle olması, Yip Man’ın, Chan Wah Shun’un öğretmediği teknikleri öğrendiği için büyük kung-fu kardeşlerini rahatsız ediyordu. Bu yüzden, özellikle Yip Man’a yenilenler, onu döneklikle suçladılar. (1)

Bu, Yip Man ve diğer kung-fu kardeşleri arasında kavgalara sebep olmaya başladı. Ng Chung So başarı ile bu durumu diğer insanlara anlatmayı başardı. Ustalarının, dövüş sanatlarında iyi olmasına rağmen kendi bildiklerini talebelerine aktarmakta çok tecrübeli olmadığı şeklinde anlattı. Bu, tabii ki Wing Tsun Kung-fu’nun teorisinin tam olarak anlatılmamadığı demek oluyordu. Halbuki büyükbaba ustalarının oğlu olan Leung Bik becerikli bir kung-fu pratisyeni olmanın yanı sıra aynı zamanda eğitimli birisiydi. Bundan dolayı Yip Man’a tam ve doğru şekilde Wing Tsun’un teorisini aktarabilmişti. Yip Man ve büyük kung-fu kardeşlerinin arasındaki fark burada yatıyordu. Sonuçta Yip Man Fatshan’a döndükten sonra tekniklerinin üstün olduğunun daha iyi anlayabilmişti.

Tabancanın Haznesini Büken Parmaklar

Yip Man gurur ve ünden çok kaçınırdı. Kendisinde olan meziyetleri insanlara göstermek ve bunu bir üstünlük unsuru olarak kullanmaktan hoşlanmazdı. Bununla birlikte hakkında anlatılabilecek bazı olaylar vardır. Bu olayları şahit olanlar anlatırlar fakat bazen abartarak.

Fatshan’da, her yıl, zengin tüccarların, endüstricilerin, şehir halkının katıldığı geçit törenleri düzenlemek adetti. Zenginliklerini göstermek için gösteri ekibi kuruyorlardı. Bu festivallere sadece şehir halkı değil, diğer şehirlerden gelen insanlar da katılıyorlardı. Öyle ki; caddalerden geçen insanları seyretmek için cadde kenarlarından sıralananlardan yer bulmak çok zor hale geliyordu.

Bu festivallerden birini seyretmek için ailesinden bayanlarla Yip Man da katılmıştı. Bunların az ilerisinde de bir asker kuruyordu. Bu askere karşı kişisel bir gıcığı vardı Yip Man’ın. O günlerde hakim düşünce olan “İyiler askere katılmazlar” fikrinin ve yine o günlerde askere gidenlerin çoğunun kanun kaçakları ve kaba kişilerin olmasından dolayı idi. Bayanlar alımlı giyinmişti ve güzellikleri ile de dikkat çekiyorlardı. Asker bunların farkına vardı ve onlara yaklaşarak, rahatsız etmeye başladı. Yip Man, askere dikkatli konuşmasını söyleyince aralarında kavga çıktı. Göründüğü kadar güçsüz olmayan Yip, askeri hırpalayınca, asker tabancasına sarıldı. Tabancayı Yip’e doğrultmaya çalışırken seri bir hareketle tabancayı askerin elinden kaparak parmakları ile tabancanın haznesini büktü. Asker şok içinde kendine gelmeye çalışırken onlar oradan ayrılmıştı bile.

Bu hadise birçok şahit tarafından anlatılırken biraz da abartılı olarak değişik şekillerde anlatsalar bile asıl önemli olan çok seri olması ve güçlü parmaklarının olmasıydı.

Bir dakikada Boksör Kam’ı devirmesi

Bir diğer olay, Kuzey Çin, Kianghsi Eyaleti’nde boksör Kam Shan Mao ile yaptığı düello dövüşü. Fatshan’a gelerek dövüş sanatının ne kadar üstün olduğunu vurgulayan Kam, Ching Wu Spor Okulunun hocaları ile müsabaka yapmak istedi. Onun bu teklifini kabul etmeyen hocalar, ona, Fatshan Tiyatrosu’nda yapılacak olan bir turnuvada ünlü Yip Man ile dövüşebileceğini söylediler. İlk anda bir yabancı ile halka açık bir turnuvada dövüşmek istemeyen Yip Man, daha sonra ünlü doktor Lee Kwong Hoi’nin ısrarı üzerine dövüşmeye karar verdi.

Turnuva günü seyircilir tiyatro salonuna AKIN ettiler. Herkesi şaşırtan olay ise maçın başlamasının ilk dakikası içinde Kam’ın devrilmesi oldu. Devrilen Kam, hakem Tam Sheung Chi’nin ilanı ile mağlup kabul edildi. Müthiş bir dövüş beklerken ilk dakikada biten dövüşe kızan seyircileri sakinleştirmek ancak organizatörün başka dövüşçüler çıkartarak gösteriler yaptırması ile mümkün oldu.

Bir opera grubunun komedyenini deviren yumruk

Yip Man’ın Fatshan’daki kung-fu çevresinin unvanı için dövüştüğü ikinci olay, bir opera grubunun komedyeni ile yaptığı dövüştür. Opera grubunun gemisi Fatshan’ı ziyaret etmişti. Operanın oynamadığı ya da gösterinin ardından komedyenlerden biri halkın yasal olarak afyon içebildiği sigara yerlerine gelirdi. İçmeyenler için de bu yerler bir tür görüşme yeriydi. Bu yere her gelişinde komedyen kung-fu stilinin üstünlükleri için methiyeler düzerdi. Bir seferinde de “Anka kuşu gözü yumruğu” adlı yumruk ile bir vuruşta herkesin gözü önünde duvarda bir delik açtı. İşte bu yerde Yip Man, bu adamla karşılaştı. Tekniği ile gururlanan bu adam, kendisine okunan meydanı kabul etmeyen Yip Man ile dövüşmek için ısrarlara başladı. Bu meydan okuma herkesin gözü önünde olmasa kesinlikle kabul edilmezdi. Herkesin önünde, Yip Man, adamı bir yumruk ile devirirken, adama kalan kanayan bir burundan başka bir şey değildi.

Seyirciler Yip Man’ı alkışlarken, tek yumrukla bu adamı nasıl devirdiğini sordular. Bunun üzerine Yip Man onlara “Anka kuşu gözü yumruğu” çok güçlü olmasına rağmen adamın dövüşte kullanılan tekniklerden bihaber olduğunu söyledi. Adamın dövüşü kaybetmesinin nedeni bu idi. Bu, Fatshan halkının komedyeni son görüşleri oldu.

Charlie Wan’a bir iyilik

Fatshan’da Yip Man’ın o an için yüklü miktarda para ihtiyacında olan Charlie Wan lakaplı bir ortağı vardı. Charlie Wan, Wing Tsun Kung-fudan farklık olan ve pratik dövüş teknikleri ile bilinen Choy Lee Fut tekniği dövüşçüsü idi. Arkadaş olmalarına rağmen asla dövüş sanatları teknikleri üzerinde konuşmuyor ve asla dövüş sanatları hakkında tartışmıyorlardı. Bu nedenle Fatshan halkı hangisinin daha iyi olduğunu bilmiyor ve hangisinin daha iyi olduğunu öğrenmeyi de çok istiyorlardı. Birisi, hangisinin daha iyi olduğunu öğrenmek için aralarında paralı bir dövüş organize etmeyi düşündü. Bu, hem kalabalık bir kitleyi çekerken, hem de Charli’nin sıkıntısını giderebilirdi.

İlk merhalede aralarındaki arkadaşlığı zedeleyebileceği endişesi ile bunu kabul etmeyen Charlie Wan, daha sonra sıkıntısını giderebilmek için, eğer güzel bir ayarlama yapılırsa dövüşebileceğini söyledi. Bu problem, organize ve hakemliği kabul eden Lee Kwong Hai tarafından giderildi. Yip Man, bu daveti, hem arkadaşının problemini giderebilecek ve hem de stilini Fatshan’da promote edebileği için sıcak karşıladı. Cazibeyi daha da artırmak için Yip Man, gözleri bağlı olarak dövüşebileceğinin söyledi. Bu, turnuva hakkında daha fazla bir yankı uyandırdı ve herkes Kam Shan Mau’yu ilk dakikada deviren bu adamın gözleri bağlı olarak nasıl dövüşeceği hakkında sabırsızlanmaya başladı. Bazıları ise Yip Man’ın kazanma şansının çok düşük olduğundan endişeleniyorlardı.

Dövüş günü, kalabalık, dövüşün yapılacağı yerde çoktan hazırdı bile. Hakemin konutu ile dövüş başladı. Başta Charlie Wan atak olarak saldırırken, Yip Man köprü kolların hissi ile gözleri bağlı halde savunma yapıyordu. Charlie Wan’ın atakları sert ve kuvvetli olduğu halde Yip Man bu saldırıları tek tek çözüyor ve karşı atak yapıyordu. Bu şekilde atılan yumruk ve tekmeler, seyircileri çoşturuyordu. Sonunda hakem Lee Kwong Hoi birisinin ciddi şekilde yaralanmasından korktuğu için maçı durdurdu. Böylece maç, kalabalığın tezahüratları arasında galip-mağlup olmadan bırakıldı.

Dört kişinin hareket ettiremediği duruş pozisyonu

Yip Man, Fatshan’da yaşarken bir ara dedektif timine komutanlık da yaptı. Tekniğinin çok yardımını gördü ve birden fazla olayda teknikleri hayatını kurtardı.

Bir olay var ki; hala Yip Man’ı unutulmaz kılıyor. Meslektaşları ile kung-fu hakkında konuşuyordu. Tevazu ile duruş pozisyonu alan Yip Man, her ayağından iki kişi çekecek şekilde dört tane kuvvetli arkadaşının ayaklarını ayırmaya çalışmasını istedi. Ne kadar kuvvetli çekerlerse çeksinler bu dört kuvvetli adam Yip Man’ın ayaklarına en ufak bir hareket yaptıramadılar.

Dört köknar dalını kıran tekme

Yip Man’ın dedektif timinden emekli bir dedektifin Yip Man’ın olağanüstü kuvvetine şahit olduğu söylenir. Bu emekli dedektifin yeğeni yerel bir avukat, epey yıllar sonra Hong Kong’da Yip Man’ın talebesi olmuştur.

Hikayeye göre, bir gün, Yip Man ekibi ile birlikte bir hırsız çetesinin peşindeler. Çetenin saklandığını zannettikleri büyük bir çiftlik civarına gelirler. Çiftlik evinin ana kapısı önünde insan kolu kalınlığında köknar dallarından yapılmış bir giriş bulunuyor. Kayan giriş adı verilen bu giriş hırsızlardan korunmak için.bu nedenle daha sağlam ve güçlü. Girişin kapalı olduğunu gören Yip Man, hırsızların burayı Yip Man ve adamlarını durdurmak için kullandığı fark etti. Yanlarında hiçbir alep yoktu. Bu anda Yip Man tereddüt etmeden kapıya öyle bir tekme vurdu ki; kapıyı oluşturan köknar dallarının dördü de kırıldı. Daha sonra çiftliğe girerek hırsızları yakaladılar.

Yip Man’ın hayatını kurtaran duruş

Yip Man’ın dedektif timinin komutanı olduğu dönemde, takip ettiği hırsız evin içindeki merdivenden düz çatılı bir evin üstüne çıktı. Yip Man’ın da çatıya çıktığını gören hırsız hemen yandaki evin çatısına atladı ve bu evin merdiveninden aşağı kaçmak üzere idi. Hırsızın kaçmasını izlemektense hayatını riske atan Yip Man, hırsızın peşinden karşı tarafa atladı. Yip Man’ın atladığını gören hırsız, Yip Man’ın hemen önüne düştüğü merdiven kapısını Yip Man’a çarptı. Bu seyredenleri çatıdan aşağı düşücek diye korkuttu. Fakat Yip Man onları yanılttı. Sadece vücudunun üst kısmı hafifçe geriye kayan Yip Man, dengesini kolayca sağladı. Bu olaydan sonra Fatshan halkı, Yip Man’ın Wing Tsun Kung-fu da yetisini iyice anlamış oldu.

Öğretmek istememesi

Son birkaç on yıllık dönem içinde dövüş sanatı namı Fatshan’da herkesi etkilerken, Yip Man, “Onu yaymak, kurucusunun isteğine muhalif olur” diye ufak dahi olsa kimseye Wing Tsun öğretmeyi düşünmüyordu. Yateneklerini, kendi oğlu, dahil, hiç kimseye aktarmayı düşünmüyordu. Wing Tsun’un ölümcül bir sanat olduğunu düşünüyordu. Wing Tsun kung-funun derinliğini öğrendikçe, savunma sanatı olarak ona daha hayran oluyordu. Bu nedenle asla bu sanatı öğreten bir usta olmayı düşünmedi.

İkinci Dünya Savaşı sırasında, Çin topraklarının büyük kısmının Japon istilasında olduğu dönemde, Yip Man’ın toprakları da işgal edilmişti ve Yip Man için hayat her geçen gün biraz daha zorlaşıyordu. Kısa zamanda Fatshan’a varan Japon askerleri Yip Man’ın ününü duydular ve onu kendilerini yetiştirmek için çağırabileceklerini düşündüler. Milli duygular ve işgalcilere karşı nefret hisleri ile Yip Man, onların bu davetini reddetti.

Savaştan sonra, Yip Man, ailesi ile birlikte Hong Kong’a taşındı. Onuru ve zengin bir ailede doğmuş olması nedenleri, kendine uygun bir iş bulmasını zorlaştırıyordu. Bununla birlikte fakirlikle mücadele etmesi gerekiyordu.

Wing Tsun’un ilk gelişimi

1949’da, Hong Kong Restoran İşçileri Derneğinin katibi olan çok yAKIN arkadaşı Lee Man’ın yardımıyla, Yip Man’a derneğin kung-fu hocası olması teklif edildi. Epeyce bir ikna turlarından sonra Yip Man, işi kabul etti.

İlk başlarda, dernek üyeleri, ne Yip Man’a, ne de geniş adımlı, uzun köprülü diğer kung-fu stillerinden farklı olan Wing Tsun adlı sisteme ehemmiyet vermediler. Bunun yanında, ustası gibi olan Yip Man, övünmekten hoşlanmıyor ve halk gösterilerine katılmıyordu. Bu nedenle, Wing Tsun pek bilinmiyordu.

Sadece birkaç talebesi olan Hong Kong Restoran İşçileri Derneği’nin kung-fu hocası olarak iki yıl hizmet ettikten sonra, Kawloon’da Yaumatei bölgesinde kendi okulunu kurdu ve restoran işçileri harici talebeler kabul etmeye başladı. Son iki yıl boyunca onu takip eden eski talebelerinin birçoğu onu okulunun işletmesinde yardımcı olmak için yardım etme teklifi ile geldiler. O andan sonra Wing Tsun Kung-fu, kung-fu hayranlarının dikkatini çekmeye başladı.

Daha sonra talebe sayısı artınca okulunu daha büyük bir yere taşımak durumunda kaldı. Yip Man’ın ünü ve Wing Tsun Kung-fu’nun pratik değeri her geçen gün öğrenen sayısının arttığı polis teşkilatında hayranlık uyundırıyordu.

Öğretmeyi bırakması

Öğretmeyi bırakmadan evvel, Wing Tsun Kung-fuyu son yayma gayreti olarak, talebelerinin de yardımıyla 1967’da Hong Kong Wing Tsun Atletik Birliğini (Hong Kong Wing Tsun Athletic Assosiation) kurdu. İki yıl sonra, 1969’da, Singapur’da düzenlenen, Birinci Güney Doğu Asya Kung-fu turnuvasına bir takım gönderildi. Takımın elde ettiği sonuç tatmin edici değildi. Bu nedenle daha çok sınıf açtı ve bunlar için fiyatı düşürdü. Ayrıcalıklı sınıftan(2), halkın gelebileceği sınıfa dönüştürme Wing Tsun Kung-fuyu halkın dikkatini çeker hale getirdi.

Mayıs 1970’de, bütün sınıflar sağlam şekilde kurulunca, okulunun idaresini en iyi talebesi olan Leung Ting’e devrederek sakin bir hayat yaşama kararı aldı.

Bu vakitten sonra, sabah, öğlen ya da akşam vakitlerinde yanlız başına çay ocaklarında çay içerek, ya da onların ustası olduğunu unutmuş halde talebeleri ile sohbet edip şakalaşarak vakit geçiriyordu. “Niye havalanasın ki? Eğer insanlar sana saygı gösteriyorsa önemli bir pozisyondasındır.” Onun felsefesi idi.

1970, 1971 yıllarında Yip Man’ın talebelirinden biri olan Bruce Lee ünlü bir film yıldızı oldu. Her ne kadar Jeet-Kune-Do ile bilinse de birçok kişi onun belirli bir dönem Yip Man’ın talebesi olduğunu biliyor. Öte yandan Yip Man böyle bir talebesi olduğu için asla kibirlenmedi. İnsanların Bruce Lee’yi yetiştirdiği için ona her iltifatına, o, sadece gülümseyerek yetiniyordu. Wing Tsun Kung-fu teorileri hakkında yanlış beyanda bulunanları ya da haksız fikirleri nadiren çürütme eğilimine girmiştir. Doğru, doğrudur; Yip Man, Yip Man’dır; Bruce Lee’yi yetiştirmiş olması hiçbir şeyi değiştirmez.

Zamanın büyük ustası

1972’de kader bu yaşlı adamı yakaladı. Bir cheek-up sonucu, vücut yapısı ve kuvvetini bozanın, yakalandığı gırtlak kanseri olduğu ortaya çıktı. Ama her zaman için hastalığı yenebileceğini düşünüyor ve bu amansız hastalıkla mücadele ediyordu. Çay içmeye gitmeye veya talebeleri ile sohbet etmeye devam etti. Talebeleri önünde asla inlemezdi ve talebeleri de onun ne kadar kararlı birisi olduğunu akıllarından çıkarmayarak biliyorlardı ki; ustalara asla güzel ifadelerle teselli edilmeyi sevmezdi. Bir seferinde hastaneye kaldırılmak zorunda kaldığında talebesi olan doktor, daha yaşayamayacağının söylese de bir hafta sonra iyileşerek tekrar eve dönmüştü.

Fakat 2 Aralık 1972’de, arkasında Wing Tsun anılarıyla dolu bir hayat ve olağanüstü bir dövüş sanatı bırakarak öbür dünyaya iltihak etti.

1- O dönemin kung-fu geleneğine göre kendi ustasından başka bir ustadan teknik öğrenenler döneklikle itham ediliyordu.

2- O dönem itibarı ile kung-fu talebeleri ustalarına yüksek ücret ödüyorlardı. Ayrıcalıklı sınıf denmesinin nedeni yüksek ücretlerden dolayı talebelerin zengin kesimden olması idi.
 
KAYNAK: Wing Tsun Kuen, Leung Ting
 
 
2022 © | Official Web Site of Sihing Hasan AKIN'ın Resmi Web Sitesi © 2009 AWTE.ORG